20 Haziran 2010 Pazar

afro' mu ben'mi? :)


Ders çalıştım, uyku artık paçalarımdan akıyordu tamam bitti yeter yatacağım dedim... erken kalkacaktım biran önce uyumak isterken inat ya aklıma bir şey takıldı, hemde öyle salak bir şey ki bilinç altımda bile kalmışsa yuh bana.. “Afrodit, banu alkan hanım” abesle iştigal bu durum beni bilinç altımın bilincimden daha zeki olduğu düşüncesine vardırdı.. çünkü Afrodit havuz kenarında tarak kemiği ayası üzerinde yürüyordu gerçekten seksi ve feminen bir olay ayrıcada herkesin harcı değil.. mesela ben topuklu ayakkabıda bile tarak kemiğinin ayasının ağrısından ölüyorum, alışmışım paletleri yere vura vura yürümeye.. böyle bir zarafet için bale dersi falan almam lazım ki onun içinde yaş engeli var yinede doğrultamayabilirler bu yaştan sonra yani… şöyle bir düşündüm ben otelin havuzunda salak salak yüzüyorum spor yapma çabalı suyla oynuyorum doğrusu, sonra çıkayım artık bir sigara yakar azcık güneşlenirim diye karar alıyorum.. su altında bikini kontrol ve merdivenlere yanaşıyorum verev verev ayrık bacaklarla merdivenden çıkarken serpil çakmaklıdan daha fazla frikik verirken onun zerresi kadar çekici değilim çünkü dallama gibi tırmanıyorum yani.. otelin eskiden pek lüks sayılan artık bayıntı gelmiş sarı mermerlerine ayaklarımı yine verev ve vantusluyormuş gibi yapıştıra yapıştıra yürüyorum.. rüzgar esiyor ve ben üşüyorum karşıdan sudan çıktığımı gören heyet-i kabileye doğru giderken üşümenin o nacizane etkisini görmesinler diye hızlanıyorum derken şılappadanak yeri boyluyorum.. ayy bizim heyet-i kabile gülme ile yardıma koşarken ben arkadan beni doğururken bile göremeyecekleri kadar enteresan bir sahne ile muhtemelen izlemiş olan kabileyi merak ediyorum.. kadınlar kıs kıs güler erkekler yarı hoşnut yarı kendi hatunlarının başına gelmemesi için duacıdır diyorum ve yere nihayet oturup kalkmamayı planlıyorum her düşüşümde olduğu gibi… ben düşünce kalkmayı sevmem önce yara varmı kontrol ederim sonra sızı geçer sonra biraz güler ve sonra bir ara kalkmak isterim.. ama olmaz bizde düşeni kaldırmak sanki düşmeden tutmuş gibi önemli bir harekettir illa kaldırılır insan kaktüse düşmüş gibi… ya canım yanıyor zaten otoban değil ya acım dinsin kalkayım yok olmaz koltuk altlarından sürüne sürüne malkoçoğlu gibi götürülürsün.. ama ben bu sefer kalkmadım çünkü sol dizim acıyordu ve o şekilde kalkarsam bir daha düşmüş gibi frikik verebilirdim.. çaktırmadan arkaya baktım amanın kimsenin bana beden dili bile çalışmıyor üçüncü gözü falanda üstümde değil güneş gözlüklüler bile bakmıyormuş gibi yapmıyor zaten bakmıyor… hepsi güneşin olduğu tarafa doğru bakıyor bende hiddetle kafamı o yöne çeviriyorum aman Allah’ım sanki güneş inmiş aşağı… az önce beni üşütüp düşmeme neden olan rüzgar hatunun sarı saçlarını uçuruyor güneşde ışıkçı misali öyle bir veriyorki ışığı saçımı sarartasım geliyor.. hatun Afrodit değil onun yaşlarında sarı saçlı bronz tenli ve en önemlisi lacivert mayosunun etrafında zamanında şişmiş inmiş şişmiş inmiş etleri ve derisi de dalgalanırken bayan her şeye rağmen ayalarının üzerinde yürüyor, yani Afrodit yürüyüşü yapıyor çok zarif atletik ve feminen duruyor.. sanki güneşin kızı gelmiş veya erosun kızı olmuş da bizim haberimiz yokmuş gibi…
Birde kendime baktım saçlar yapışmış sülük gibi tam takır kuru bakır fiziğimde tek özellik henüz sarkmamışlık sen bikini giysen havuzdan ahenkle çıksan sonra üşüsende dört göz olsanda yere kapaklanıp asrın frikiğini versen nolur bre kazulet.. sen doğuştan havuzdan denizden kafası kuru vücudu ıslak çıkamayanlardansın, sen doğuştan her şeyi pembe istemeyenlerdensin, sen doğuştan barbi yerine nerden düşsek nereye zıplasak oyunlarına hasta birisin.. lisedede öyleydin andacında ispatın.. sana ne bakacak elalem işimi yok…
Ben kendimi biliyorum bu durumdan da memnunum tek sevmediğim erkeksi benzetmeler çünkü alakası yok bayan olmanın dayanılmaz hafifliği içindeyim.. yuvarlaklarım ön planda gezmiyorsam bu benim tercihimdir ve havuz kenarı gibi bir çok alandada avantaj sağlar… gizlide olsa yuvarlağım ve bir mahremiyetim var böyle gezince korumasıda kolay oluyor..
Fakat şuda bir gerçek havuz kenarında ayakları yapıştıra yapıştıra gezmemeli becerebilen varsa Afrodit yürüyüşü yapmalı.. fiziksel olarak açıklayayayım hani yüzey genişledikçe sürtünme kuvveti artardı ya aynen kayma kuvvetide artıyor ve ivme alıp yere ağaçtan düşen elma misali çakıyor insanı.. fakat aya gibi yüzeyi daha az bir bölge kayma durumunda topuğunda fren yapma durumunu kolaylaştırıyor.. neyse işte benim manyak kafam kışın ortasında yaza dair bu saptamayı yaptı.. yazın afiyetle değerlendirmeniz dileğiyle…………

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder